
Hilmi Yarayıcı: Solo, Vokal
Selma Çiçek: Solo, Vokal
Efkan Şeşen: Solo, Vokal
Gülsema Dalgıç: Vokal
Taner Tanrıverdi: Bağlama, Cura, Vokal
Elif Sumru Gürel: Klasik Gitar, Akustik Gitar, Vokal
Kemal Sahir Gürel: Kaval, Flüt, Klavyeli Çalgılar, Vurmalı Çalgılar, Vokal
madenciden
indim maden ocağına kara elmas diyarına
yeryüzü sıcak olsun diye dost
yıllar boyu kazma salladım buskunca bu zindanda
çocuklarım gülsün diye dost
oysa bizim evde gülen yok
yürü derler yürü derler açlığa yürü derler
kara elmas tabut olmuş gerekirse ölün derler
günü gelir utanmadan ağlaşana gülün derler
yalanlara artık sabrım yok
bugün maden ocağına kara elmas diyarına
inmedik selam olsun sana dost
ölesiye ışık hasretiyle solmuş bu yüzlere
grev grev güneş doğmuş dost
artık kaybedecek birşey yok
yeraltında ezilenler yeryüzüne seslenirler
madenler bizim derler gerekirse ölüm derler
günü geldi grev derler dost
artık kaybedecek birşey yok
zonguldak
yerin derinliklerinden geldiler
ellerinde susmak bilmeyen bir yeraltı güneşiyle
ne kadar diplere bastırılsa
o kadar boğulmak bilmez yankısıyla yüreklerinin
ağır ağır geldiler...
sonra hergün geldiler artarak geldiler
kadınları çocukları ve alkışlarıyla
yoğurt mayalar gibi geldiler
pişkin ekmekleri bölüp de paylaşır gibi
su gibi ateş gibi
her gün yeni ağızlar eklendi ağızlarına
yeni yollarla tanıştı ayakları
her gün yeni kabuklar çatladı
yeni kulaklar işitmeye başladı söylediklerini
bir kent oldular sonunda
ve adını değiştirdiler ülkenin
şiir: kemal özer
söz-müzik: grup yorum
evindar
ey hevalo evindar
tu ji wek mın birındar
hene gelek weki me
belki zedetir ji me
çiya bilind dibin jor
cihan dibe keska sor
her du rewşa ve ji ne
denge saz’a evine
[ey sevdalı]
ey sevdalı arkadaş
sen de yaralısın benim gibi
bizim gibileri çok
belki bildiğimizden de çok
dağlar yüksek olur
dünya gökkuşağı olur
yaşamın bu iki gözkamaştırıcılığı
sevda sazının sesi olur
söz-müzik: ciwan haco
çerkes
çerkes halk şarkısı
büyü bebeğim
büyü güzel bebek büyü
ninniler büyütmez seni
baban şimdi dağlardadır
bakar ufuktan gözleri (gelir yenince düşmanı)
dağlarda sesler yükselir
sesler türküyle beslenir
ne yenilmek ne de yılmak
seslerden zafer beklenir
kara sevda göz bebeğim
yarınlarda gül bebeğim
bir gün baban döner geri
ellerinde gül bebeğim
söz: adnan yücel
sevda türküsü (tayad türküsü)
kuraktı toprak gökyüzü karanlık
bizler suskun birer ana babaydık
eylül zindanlarındaki çağrıyla
uyandık korkulu düşten uyandık
direniş boy attıkça zindanlarda
dayandık zulüm kapısına dayandık
ses verdik evlatların haykırışına
yıktık korku kalelerini yıktık
tutsaklık zinciri kırılıncaya dek
omuz omuzayız yürek yüreğe
onurumuz karanfillerimizle
yürüyoruz meydanları inleterek
söz-müzik: grup yorum
düşman çizmesi altında yurdum
girdiler kapılardan
girdiler pencerelerden
mektuplardan kitaplardan telefonlardan
girdiler kirlettiler ve gecemizi
girdiler ağrıttılar ve gündüzümüzü
işimize saygımızı
ölümüze acımızı
sayrı yatağımızı
özlemlere sevgilere sular gibi akışımızı
kıyımlara kıranlara türkü türkü bakışımızı
girdiler kirlettiler insan onurumuzu
insan yüzü güzeldir çirkindi bunlarınki
insan yüzü sıcaktır soğuktu bunların ki
elleri el değildi eli andırıyordu
gözleri göz gibiydi bakışsızdılar
göğüse benzer bir kafesti taşıdıkları
içinde yürek yoktu
kapıların arkasında emeklememiş
beşiklere belenmemişlerdi karda tipide
girdiler akşam sofralarında evlerimize
yoksul sabah çaylarında girdiler
girdiler öpüşürken kuytuda
okşarken saçlarını çocuğumuzun
avutmaya çalışırken acılımızı
duyumsarken sevincini insan oluşumuzun
girdiler bağlarken mektubumuzu
dertleşirken kapısında kırkıncı odamızın
girdiler evlerimize
en ağrıtan yerinde bir özlem türküsü
bunalmış bir kahkahanın orta yerinde
taş gibi yorgunluğunda bir güzelim düşün
ölümcül sayrılıkta umarsız yalnızlıkta
kağıttan kaleler yüzdürürken
geçmiş sularımızda
uçurtmalar salarken umut göklerimize
kucaklarken dostlarımızı telefonlarda
girdiler evlerimize
çirkindiler korkaktılar yarınsızdılar
geldiler itilerek girdiler irkilerek
kararttılar gecemizi
ısırdılar karanlıkta kanattılar türkümüzü
kırdılar çiçekli dallarımızı
tükürdüler içine ekmeğimizin
ağrıttılar ağrımızı
ağrıttılar dünya dünya
ağrıttılar vatan vatan
düşman çizmesi altında yurdum
sürdüğüm toprakta gözü
öğüttüğüm unda dokuduğum kumaşta
çekip alıyor soframdan
uğrunda alın teri döktüğüm
ekmeğimi tütünümü ne varsa
düşman çizmesi altında yurdum
hava barut kokuyor haritam kan içinde
söz eylemini bitirmiş silahın eylemidir şimdi
göğsümüzde umudun çapraz fişekliği
söz: kemal özer
müzik: grup yorum
çay berbena
kürt halk şarkısı
yürek çağrısı
dalların sevdası düşmüş toprağa
umutlar sığmıyor meydanlara
gözlerinde umut yüreğinde aşk
bağdaş kurar mısın soframa
isterim ki senden isterim ki
inancıma aşık zindanıma ışık olasın
yürüyesin gönlümü yollarına
sarasın beni sarasın
mendilinde öfke çıkınında bilinç
uykusuz kalır mısın kitaplarıma
dudağında alev avucunda sevinç
kulak verir misin çığlığıma
isterim ki senden isterim ki
yılgınlıkta inanç zulme karşı direnç olasın
yürüyesin gönlümün yollarına
sarasın beni sarasın
söz: adnan yücel
müzik: grup yorum
ay doğar (gerillanın türküsü)
ay doğar ayan beyan
çıkar dağın ardından
serin bir rüzgarım ben
geçerim buralardan
eviniz yokuşta mı
bir kurşun atışta mı
iniverdim şu dağdan
uyanık mı düşte mi
ateşler tattım geldim
türküler yaktım geldim
ay öptü gözlerimi
korkuyu yıktım geldim
söz-müzik: grup yorum
ulaşır sana
Köyümde açmıştır şimdi nar çiçekleri özlem özlem
Yüreğimden sevda sevda türküler söylesem sana
Tel örgüler arasından ulaşır m'ola
O en güzel yarınlara erişir m'ola
Kör baskılar karanlıklar demir kapılar taş duvarlar
Olsa da dört bir yanımda söylerim türkümü sana
Kuş sesinden dağ yelinden ulaşır sana
Ulaşır sana o en güzel yarınlarda erişir sana
analara
daldan yaprak düşer gibi
gün buluttan çıkar gibi
akar gibi kaptan kaba
toprak suyu emer gibi hey...
kavgaya girdi oğlun (kızın)
yönünü gördü oğlun (kızın)
gerçeği bildi oğlun (kızın)
kavgaya girdi oğlun (kızın)
dost elini tutar gibi
bir düğüne gider gibi
yüreğin kanatlansın
aydınlığı öper gibi hey...
söz: hasan hüseyin
müzik: grup yorum
cane
cane, cane, cane were meydane?
dılemin pır xweşe, bı ve dılane
dılane şoreşe, herkes pe serxweşe
erd u ezman şen bu, bı ve dılane
dılan gelek xweş bu, dıle xort’a geş bu
dıle dıjmın reş bu cane ha cane
keçu jin u pır tev, xort u mer hatın hev
deste mıl tevdan hev, le ve meydane
[canlar]
canlar gelin meydana
gönlüm hoş oluyor bu halayla
halay devrimdir
herkes sevinçle kendinden geçiyor
yer ve gök şenleniyor bu halayla
halay çoşkuyla doldu
gençler şenlendi
düşmanlar kahroldu
canlar ha canlar
genç kızlarla kadınlar beraber
delikanlılarla erkekler koşarak gelip
kolkola girdiler bu halayla
söz-müzik: şivan perwer