
gel ki şafaklar tutuşsun
karanlıklar içinden şafakla gel günle gel
kan ve barut içinden dirençle gel kinle gel
gel gülüm gel...
gel ki geceler çatlasın
gel ki şafaklar tutuşsun
bizim olsun alınterimiz hey
(bizim olsun emeğimiz hey)
yağmur sele dönende derelerden taş da gel
biz kavgaya giren de sevdalara düş de gel
gel gülüm gel...
doluşunca alanlar şehirde gel kırda gel
haykırınca zindanlar zincirleri kır da gel
gel gülüm gel...
söz: adnan yücel
müzik: grup yorum
ferhat
kara yeller ak yelleri döğende
sevdanı yüreğine yüreğine kuşat
al sesini vur kanının gümbürtüsüne
zamanıdır dağları delmenin ferhat
dağların başı yaslı
ferhat’ın yüreği kan ağlar
yüreğin sağlam bileğin güçlü ferhat
istesen dağlar dağlar...
sevdan ki bir yakıcı kuştur yüreğimde
gümbürder zulme karşı kan gibi
ölürsem dağlar için ölürüm ferhat
kalırsam vuruşkan şahan gibi
ateşi üfle körüğü kullan
bu can bu hasrete dayanır
soludukça sevdan
söz: arkadaş zeki özger
müzik: grup yorum
koçaklama
çıktım dağın başına da
adım kazdım taşına
ölüm namert belalımdır
bakmaz gözüm yaşına
bu dağların rüzgarından
hoştur aman benim başım hey
ölüm düşme peşime
gençtir daha benim yaşım
düz ovaya inilir mi
ölüm yıldı sanılır mı
düşman sinmiş yolun gözler
bile bile yanılır mı
günü gelince onar yüzer
biner biner ölürüz
vuruşmaktır aslımız bizim
döner döner ölürüz
söz: ismail uyaroğlu
müzik: grup yorum
direnişçilerin cevabı
soyun dedi düşman inaçlarından
dört kızıl ok fırladı yayından
17 ekim depremini yaratan
o güçlü fırtınayı yaratan
krallar imparatorlar beyler diktatörler yıkanız
hey hep bir ağızdan türkü söyleyen
karaburun’da çarpışan bedrettin yiğitleriyiz
biz nerede doğum sancısı
atlarımızı oraya sürdük
kızgın ve kızıl kor atlarımızla
hep dalgalı anaforlara daldık
çok yendik çok yenildik
topların tankların -ki ustasıyız-
uçlarında sallanan bizlerdik
hey stalingrad’da şaha kalktık
filistin’lerde direndik kızıldere’de direndik
düşüncelerimizi tarihimizin
örs ve çekici arasında dövüp
kavganın suyunda çelikleştirdik
ip de geçirsen boyunlarımıza
ya da bir kurşun alınlarımıza
asla soyunmayız inancımızdan
hey and dağları sierra’lar
che’nin gül bahçeleriyiz
söz-müzik: grup yorum
umut
yılmaz güney'in anısına
müzik: grup yorum
halay
el veriyor el veriyor
dökülen kan öfkemize dal uzatmış el veriyor hey...
yol veriyor yol veriyor
sarp yamaçlar derdimize geçit açmış yol veriyor hey...
dal çiçeğe dağ koçağa, ay denize gün sıcağa
can bileğe ten kucağa, bıçak kına sır veriyor
gül veriyor gül veriyor
ezilenler sevgimize, yürek yürek gül veriyor hey...
söz veriyor söz veriyor
dövüşenler cengimize, oğul oğul söz veriyor hey...
söz: nihat behram
müzik: grup yorum
halay
apo’nun türküsü
bir türküdür direniş boy verir zindanlarda
inatçı bitmez bir gülüş bir türküdür direniş
zindanlarda adı haydar apo fatih hasan haydar
yaşasın direniş yaşasın zafer
gülüşün günlerimizi aydınlatıncaya kadar
and olsun ki inancım sevdamızda yaşayacak
haydar’ın türküsü
türküm bitmedi sesim daha yitmedi
ben hala türkü yakıyorum kavgada
direnişçilerin kızgın (alev) soluklarında
ellerimi bilincimi sesimi
tüm hünerimi kavgama verdim
boşuna aramayın mezarda beni
hasan’ın türküsü
ben hasan’ım geldim işte
yine şakacı konuşkanım dilinizce
yine sevdalı... geldim işte
yürek öfkeyle dolunca yine kavgacı
kurşuni kamçı kalkınca
koştum kırmaya... yine savaşçı
salın sevdiğim salın
salın mudanya limanı
salın ey dünya
ben bir devrim hamalıyım yine işsever
güzel umutlar taşırım yine yurtsever
ortasındayım halkım için kavganın
bu zincir böyle kırılacak düşsek de ölüm oruçlarında
söz-müzik: grup yorum
madenciye ağıt
yeni çeltek ocağı’ndan yükselir yükselir çığlıkları
yanar bedenler yitip gider yitip gider umutları
yazgıları kömür gibi kazar bitmez yerin dibi oy...
bir tas yemek biraz ekmek
güneş görmez hiç yüzleri oy... oy gülüm...
hasret çöker yüreklere toprak dolar gözlerine
haber ulaşır köyüne
yetim kalır oğlu kızı oy... oy gülüm...
bir gün gelir ocaklardan kazma kürek ellerinde oy
yürüyünce yeryüzüne
değişecek yazgıları oy... oy gülüm...
söz-müzik: grup yorum
onaltı mart
dağ gibi yiğidim zeybeğim yoldaşımsın
oğlum kızım yüreği sinesine sığmayanımsın
buzlu çekmecelerde kız buzlu çekmecelerde erkek
ve buzları eriten sessiz ezgi
nasıl bir şeysin ki
kucağında ninnilenir dağlarımızın geleceği
göğe çevir gözünü namlu göğe çevir
korkunçsun bomba sus
sus düştüğün yerde ne olur sus bomba sus
basma gürültünle taze soluğuma yolum uzun sus
göğe çevir gözünü namlu göğe çevir
eli kulağında bitecek cehennem dolanı
yunup arınacak kara basanından
soluklanacak derslikler
bitecek halkımın özlemi
süt toprak torna üretenin olacak
bitecek yurdumun özlemi
sesini bulacak her karışı
sesini bulacak beyazıt
güvenin sevginin sesini
hepsini görür nasılsa
nasılsa hepsini yaşar
havada kalmaz
mutlak bulacak avazım kendine bir yer
çitler kesilir birer birer
cop ve bomba alt edilirler
biz ki gürleyen birer volkanız
beyazıt patlayan krater
mart’ın onaltısında yedi can
düştük gün ortasında yedi can
bin dallı yasemen olup yeşerdik
faşizmin karşısında yedi can
çaldığım özgürlük ateşini
ülkemin koynunda büyütmek
değil lale bahçelerinden değil
barut yakan avazdan (soluktan) geçer
söz-müzik: grup yorum
sasa horonu
müzik: grup yorum